Edebiyatçıların Bilinmeyen Yönleri-3

Aralık 19, 2018



     Merhaba sevgili dostlar. Bugün sizlerin bulunduğu yerlerde durum nasıldı bilmiyorum ama İstanbul ve civar bölgelerine kar yağdı. Karlı günleri ben çok severim. Çocukluğumdan bu yana kar, benim keyfimi yerine getiren bir etken olmuştur. Evet belki çok fazla yağmadı  ama bu kadarlık bir kar yağışı bile benim keyfimi yerine getirmeye yetti. Hazır keyfim yerine gelmişken, bugün keyif aldığım bir konuyu yazayım dedim. Bayağı zaman oldu, "Edebiyatçıların Bilinmeyen Yönleri" yazı dizimize devam edemedim. Son zamanlarda sizlerden gelen soruları yanıtlamaya o kadar çok daldık ki, bu konuya değinmeye fırsat olmadı. Bugün yine ilginç bulacağınızı düşündüğüm konularla bu yazı dizisine devam edeyim diyorum. Hazırsanız, başlayalım. 

1.Fyodor Dostoyevski

   Şüphesiz, dünya edebiyatının en güçlü isimlerindendir Dostoyevski. Hatta eserleriyle kendisinden sonra gelen birçok yazara örnek teşkil etmiştir. Ama edebiyattaki başarısının yanı sıra özel yaşamında bazı konularda pek de örnek alınacak şeyler yaşamadığına tanıklık ediyoruz. Dostoyevski, özel yaşamında kumara çok bağımlıydı. Zaman zaman bu yüzden büyük kumar borçlarının altına girer, başını belaya sokmadan edemezdi. Hatta meşhur bir eseri var ya, "Kumarbaz". İşte yine kumar borcu yüzünden başını belaya soktuğu günlerde, bu borcu ödeyebilmek adına 20 gün içerisinde bu eseri yazıp tamamlamak durumunda kalmış. Ve tabii romanın içinde kendisinden izlerin olduğunu da söylemeye gerek yok sanırım. 



  
   Dostoyevski, kumar tutkusu yüzünden çoğu zaman yanlış şeyler yapmış. Hatta bir rivayete göre eşinin pahalı kıyafetlerini, paralarını ve takılarını evden gizlice alıp kumarda harcadığı söylenir. Yine bir rivayete göre  devrin Rusya'sının önemli edebiyatçılarından olan Ivan Turgenyev ile yakınlaşmaya çalıştığı anlatılır. Bunun sebebi Turgenyev'in büyük bir mal varlığının olması. Dostoyevski, Turgenyev ile arası bozuk olmasına rağmen, kendisini methiyelerle övüp, sonunda da borç para isteyen bir mektup yazmış. Turgenyev'de tabii ki bu mektuba cevap vermemiş. 
  Dostoyevski'nin bu özellikleri yüzünden zor bir hayatı olmuş. Ülke ülke gezmiş. Her gittiği yerde kumar yüzünden sorunlar yaşamış. Yaşamını çoğunlukla beş parasız geçirmiş. Belki bu yaşadığı sıkıntılar, onun sanatının ilham kaynağı olmuş bilinmez tabii. Ama her şeye rağmen Dostotevski'nin bir sanat dehası olduğu gerçeğini unutmamız mümkün değil. 

2. Cenap Şahabettin

   Bugün kar yağışından bahsetmişken Cenap Şahabettin'i anmamak olmazdı. Cenap Şahabettin'in "Elhan-ı Şita" adında bir şiiri vardır. Kış Şarkıları anlamına gelen bu şiirde sanatçı, karın yağışını yeryüzünün çirkinlerini örten bir güzellik olarak tanımlar. Son zamanlarda dünyada artan kötülükleri görünce, şairin bu düşüncesine ben de zaman zaman katılmıyor değilim.




   Efendim Servet-i Fünun edebiyatının yapı taşlarından Cenap Şahabettin'in asıl mesleği doktorluktu. Babası, henüz kendisi küçükken Plevne'de şehit düşmüştü Cenap Şahabettin'in. Çok zeki bir çocuktu. Eğitim hayatı bu yüzden çok parlak geçmişti. Tıbbiye İdadisi ve Askeri Tıbbiye okullarından başarıyla mezun oldu. Bunun ardından da Paris'e uzmanlık eğitimi için gitti. Sanatçı ülkeye döndükten sonra Cidde, Rodos ve Mersin gibi yerlerde doktorluk mesleğini icra etti. Hatta düz yazı türünde kaleme aldığı eserlerinde bu gittiği bölgeleri anlattığı bölümler de var. 

   Paris'te kaldığı yıllar, yalnızca doktorluğu için değil, sanatını geliştirmesi için de etkili oldu. Devrin Fransız edebiyatçıları ile birebir görüşme fırsatı elde eden Cenap Şahabettin, Servet-i Fünun topluluğu kurulduktan sonra, bilgilerini topluluğun diğer üyelerine de anlattı. Bu nedenle toplulukta, kurucu ve yönetici olarak bilinen Tevfik Fikret'ten daha üstün olduğunu savunanlar vardı.Hatta Fikret'in içten içe bu duruma sinirlendiğini de söyleyenler var. 

3. Charles Dickens
  
   İngiliz edebiyatının ünlü ismi Charles Dickens söz konusu olduğunda aklıma hemen "Büyük Umutlar" romanı gelir. Özellikle sevdiğim bir romandır. Ve fırsat buldukça yeniden okumak isterim bu değerli eseri. Okumayanlar varsa, mutlaka tavsiye ediyorum.




   Charles Dickens, hayvanseverliği ile tanınmakta idi. Evinde yedi tane köpeği, bir kedisi, kanaryası ile birlikte mutlu mesut yaşıyordu. Ama bu hayvanların arasında bir de kuzgun vardı. Bu kuzgun onun için çok özel bir hayvandı ve hayvanlarından en çok onu severdi. Hatta kuzgun öldüğü zaman onu gömdürmemiş. Ve hayvanın doldurulmasını sağlayarak, evinin baş köşesine koymuş. Dickens'ın ölümünden sonra ise kuzgun, Philedelphia Free Library'de sergilenmeye başlanmış. 

  Dickens'ın birçok ilginç özelliği de var. İlhamını açığa çıkardığı gerekçesi ile sık sık morglara giderdi. Morgların sessizliğinde ve soğuk ortamında uzun süre oturan sanatçı, bu sayede düşünmeye fırsat bulduğunu söylerdi. Aynı zamanda sanatçı insan bilinç altını inceler, rüya yorumları yapmaya çalışır, insanları hipnotize ederek sorunlarının kaynağına inmeye çalışırdı. Bunun dışında bir de uyurken yüzünün mutlaka kuzeye dönük olması gerektiğine inanır, aksi halde uyuyamazdı. Batıl inançları da aşırı derece fazla olan Dickens, Londra'dan ne zaman ayrılacak olsa, bunu bir romanının son bölümünün yayınlandığı güne denk getirirdi. Cuma günleri onun uğurlu günüydü. Objelere üç kez dokunduğu zaman ise, uğur getireceklerine inanıyordu. Tüm bu özellikler Dickens'ı oldukça ilginç bir karakter yapmaya yetiyor. 

  Bugün sizlerle üç yazarımızın daha bilinmeyen yönlerini paylaştım. Umarım keyifle okursunuz. Eklemek istediğiniz şeyler olursa veya paylaşmak istediğiniz düşünceler, mutlaka yorumlara bekleriz. Kendinize çok iyi bakın. Takipte kalmayı unutmayın. 

 Dertli dostum’u şu hesaplardan takip edebilirsiniz: Facebook - Twitter - Google+Instagram

Benzer İçerikler

33 yorum

  1. Edebiyatçı ile yazar arasında fark vardır.
    Edebiyat kelimesi Edep kelimesinden türetilmiştir.Ülkelerin edebiyatçılarının yazılarında "edep " hakimdir.
    Yazara gelince durmadan yazar......
    Edebiyatçının yazdığı UZUN ÖMÜRLÜDÜR.
    Kişisel yaşantıları ne olursa olsun YAZDIKLARINDA mutlaka insan odak noktasıdır.

    YanıtlaSil
  2. Zaten belli bir rahatsızlığı olmayan adam edebiyatçı olmaz.

    Materyalizmi savunan Beşir Fuad'ın bileklerini keserek ölüm anını yaşamaya çalıştığını öğrendiğimde dehşete kapılmıştım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beşir Fuat olayını ilk kez duyan herkes bir dehşete düşer zaten.

      Sil
  3. Çok güzel bir yazı olmuş. Demek ki, büyük insanların da zaafları oluyor. Kendimizi eleştirirken insaflı olmalıyız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette herkesin zaafları var. Teşekkürler yorumunuz için.

      Sil
  4. Dostoyevski'yi kınıyorum :) İnsan kumar yüzünden eşinin takılarını satar mı yahu :) Severdim kendisini ama bundan sonra onun eserlerini okumayacağım ve okutmayacağım :) Dickens'a gelince... Morgta oturup düşünmek iyiymiş :) En sevdiğim konu devam etmenizi isterim. Teşekkürler bu güzel yazı için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İbrahim Bey zaten aklıma direk siz geldiniz yazıyı yayınlarken. Sizin beğendiğinizi biliyorum bu paylaşımları. Çok teşekkürler desteğiniz için. :) Dostoyevski'yi ben de kınıyorum eşinin takılarını sattığı için :) ama belki de böyle derbeder bir yaşamı olmasaydı Suç ve Ceza'nın Raskolnikov'unu hiç inşa edemezdi. Sanatçıların kendi yaşanmışlıkları onların daha başarılı karakterler inşa etmelerini sağlıyor diye düşünüyorum. Evet morgda oturmak süpermiş cidden. Kırk yıl düşünsen aklıma gelmezdi. :) Yorumunuz için teşekkürler.

      Sil
  5. Lütfen bu yazı dizisini daha sık yapın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelen soruları yanıtlamaktan pek fırsat bulamıyorum ama bu önerinizi dikkate alacağım. Teşekkürler yorumunuz için.

      Sil
  6. bendde kitaplara kacanlara katiliyorumm :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sende mi Brütüs:) Beğenmene sevindim canım. Bu arada yoksun uzun zamandır. Ben de gelip bakamadım yoğunluktan bloğuna. İyisin değil mi :)

      Sil
  7. Dickens gibi bazı uğurlu geldiğine inandığım seyler vardır benim de ama morg olayı beni aşar 🙈korkarım ben
    Büyük umutlar eserini okumuştum güzel bir tavsiye okumayanlar icin 👏🏻
    Son olarak da gelelim Dostoyevski’nin kumar yüzünden esinin takılarını vs satmasi hiç etik görünmesede zaten kumarbaz isimli romanını okuyanlar bilir gözü bir şey görmez adamın bu illete tutulunca
    Yine çok güzel bir yazı dizisi teşekkürler
    Devamını bekliyoruz
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim canım. Morgdan korkmam ama ne bileyim bir tuhaf ya yukarıda da dedim kırk yıl düşünsem aklıma gelmez morgda oturmak. :) Devamını yazmak hep aklımda da bizim sorular malum bir ara yoğunlaşıyor vakit bulamıyorum bu seriye. Bundan sonra daha sık yazmaya çalışacağım. Çokkk teşekkürler yorumun için. :)

      Sil
  8. Peki Dostoyevski'nin kumara olan düşkünlüğü :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence o düşkünlük Dostoyevski'nin eserlerine yansımış ve daha başarılı karakterler inşa etmesini sağlamış. Baksana yaşamı boyunca oradan oraya savrulmuş kumar borcu yüzünden. Rahat etseydi daha az şey görür geçirirdi ve bu denli çok yönlü karakterler kuramazdı diye düşünüyorum. Teşekkürler yorumun için. :)

      Sil
  9. Bilmediğim şeyler öğrenmiş oldum. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğendiyseniz ne mutlu bana. Ben de size yorumunuz için teşekkür ederim. :)

      Sil
  10. Dostoyevski'nin kumar tutkunu olduğunu bilmiyordum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyleymiş evet. Birçok sanatçının birçok ilginç yönü var bilinmeyen. Bu yazımızın amacı da zaten bu bilinmeyenleri anlatmak. Teşekkürler yorumunuz için. :)

      Sil
  11. İbrahim blogunda bahsedince hemen geldim ve çok değerli bilgiler aldım. Bunu seriye bağlamalıyız gibi geldi bana. Ünlü karakterler biraz sırı dışı oluyorlar sanki. Çok teşekkürler Gülhan. Sevgilerimle :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bunu seriye bağladık zaten ama bizim konsept biraz farklı olduğundan genellikle okuyucuların sorularına cevap veriyoruz. Bu konuya ara ara değinebiliyoruz. İlginiz için teşekkür ederim Bunu daha sık yazmaya çalışacağım. :)

      Sil
  12. Çok güzel bir yazı olmuş ibrahim beyin blogunda gördüm ve takibe aldım diğer yazılarda görüşmem üzere

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sizi takibe aldım. Beğenmenize sevindim teşekkür ederim. Aramıza hoş geldiniz. :)

      Sil
  13. dickens ın iki şehrin hikayesi adlı romanı ingilizce konuşulan ülkelerde en çok okunan roman. ikinci de bülbülü öldürmek. şahabettin okumadım aklımda. dosto evet tabii, deli dahiii :) hımm bi ara marcel proust da olsun hermann hesse de, en sevdiklerim deee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki Şehrin Hikayesi'nin İngilizce konuşulan ülkelerde en çok okunan ikinci roman olduğunu bilmiyordum. Şahabettin şiirleri çok ağır bir dille yazılır ama gezi yazıları güzeldir. Günümüz Türkçesine çevrildiler zaten. Tamam bir ara o dediğin yazarlara da değiniriz. Sağol Deep'çim :)

      Sil
  14. Harika bir yazı olmuş yine . Neden sanatçılar öldüklerinde kıymetlenir. Beş parasız sefalet içinde yaşarlar ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla çok ilginçtir büyük bir çoğunluğunda bu durum var. Ünlü ressamların tablolarını yakarak ısınması gibi trajikomik olaylar okuyoruz. Yaşarken sanatları anlaşılmıyor yeterince ve bazılarında bu tür sorunlar var kumar, alkol gibi bundan sanırım zor bir yaşamlarının olması...

      Sil
  15. İlgi çekici bir yazı olmuş gerçekten, tebrikler...

    YanıtlaSil
  16. Çok güzel bir yazı olmuş ve üstede Cafe Tigris çok güzel bir yorum yapmış " Neden sanatçılar öldükten sonra kıymetlenir"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok güzel bir yorumdu gerçekten. Yaşadıkları sürede değerleri bilinmiyor maalesef sanatçıların.

      Sil
  17. Çok güzel bir yazı olmuş, tam da benim drama yazarlığı eğitimi aldığım zamana denk geldi. Bence sanatçılar hassas insanlardan çıkıyor. Acılar insanı sanatçı yapıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya da sanatçılar dünyaya bizden daha farklı bakıyor ve acıları daha yoğun hissediyor olabilirler. Yazarlık eğitimi almanıza çok sevindim. Çok hoş olmuş bence. Kimbiilir be güzel yazılar yazacaksınız. Keyifli bir eğitim olsa gerek.

      Sil

Popüler Yazılar

Bizi Facebook'ta Takip Edin

Subscribe