Alışveriş Çılgınlığı Ve İstifçilik

Şubat 13, 2019



"Merhaba dert anası benimde bi sorunum var sana danışayım dedim. Eşim son dönemde internetten alışveriş yapma bağımlısı oldu indirimleri takip edip sürekli alışveriş yapıyor ve durum çok ağır hale geldi. geceleri bile saati kurup yabancı sitelerdeki indirimleri yakalamak için kalkıyor tüm çalıştığı kazandığı parayı kredi kartlarına ödeyip alışveriş yapıyor o parayla. benim kazandığım evi geçindirmeye yetiyor şükür ben konunun maddi kısmında değilim ama artık bu onda bi takıntı haline geldi üstelik gerekli gereksiz ne varsa alıyor özelliklede kıyafet alıyor her yer evde kıyafetle dolu sadece kendine alsa iyi çocuklara alıyor bana alıyor. sırf indirimde diye aynı gömlekten 3 tane almış bana. evde heryer kıyafetle doldu. dolaplar çekmeceler heryer daha etiketi sökülmemiş kıyafetlerle doldu. Geçen evde çekmeceden bir kravat alayım dedim bulabilmek ne mümkün. bu durumu ona söyledim ne yapıcaz bunca kıyafeti diyorum dursun lazım olur diyo yakında evde oturacak yer kalmayacak korkuyorum kıyafetler artık salondaki konsolun çekmecelerinde bile dolu. istifçilik huyumu başlıyor eşimde acaba ve ben ne yapabilirim bunun için. lütfen bir tavsiye ver dert anası."





  Merhaba sevgili dertli dostum. Evet alışveriş çılgınlığı maalesef çağımızın hastalığı haline geldi. Ve eşin de bu kervanın yolcularından biri olmuş durumda. Sen şimdi bu konuda yalnız olduğunu düşünüyorsundur. Ama değilsin. Senin eşin gibi sitelerden indirim kovalayan kim bilir kaç kişi daha var hayatta. Hem de çok uzaklara gitme, kendi çevremizden bile bunun örneklerini görmemiz mümkün. Hani çizgi filmlerde olur ya bazen, kahramanın gözlerinde dolar sembolü yanıp sönmeye başlar; işte bu bağımlılığa sahip kişilerin de gözlerinde indirim logosu parlamaya başlıyor, indirim lafını duyduklarında. 😊

 Bu, modern dünyanın çok ciddi bir sorunu aslında. İnsanların alışveriş denildiğinde, birbirini ezerek mağazaların kapılarına hücum ettikleri bir dönemi yaşıyoruz sonuçta. Tabii bir de alışverişin internetten yapılır hale gelmesi, bu çılgınlığı iyice tetikledi. Dışarıya çıkma derdi olmadan, bulunduğu yerden alışveriş yapma lüksünü yaşayan kimseler, bu durumu gerçekten çok sevdi. Düşünsene eşin gibi gecenin bir yarısı yataktan kalkıp, telefonda ya da bilgisayarda tek bir tuşa basarak istediği şeyleri sipariş edebilmek, aslında büyük bir lüks. Evet bir yerde kolaylık tabii ama bazen durum senin bahsettiğin gibi abartılabiliyor işte...




  Sevgili dertli dostum, aslında bu durumu modern dünyanın sistemi de bir hayli destekliyor. Kara cuma, pembe pazartesi, fırfırlı çarşamba, dantelli cumartesiler hiç bitmiyor maşallah.😊 Düşünsene son zamanların eğlence anlayışı bile hafta sonları alışveriş merkezine gitmekten ibaret oldu. Düşün ki, hafta boyunca zaten koca koca binalardaki ofislere tıkılarak çalışıyorsun. Hafta sonu çık bir gez, hava al, beynine oksijen gitsin değil mi? Yok olmaz. İlle de alışveriş merkezine gidip para harcayacağız. Koca koca alışveriş poşetleri ellerindeyken adeta bir Özgürlük Heykeli edasıyla dolaşıyor insanlar. Bu aslında özgürlük değil köleliğin ta kendisi. Modern kölelik, insanların kendilerini birtakım akımlara kaptırmalarından kaynaklanıyor dostum. Eşin de bu akıma kapılmış. Bakalım onun için neler söyleyebiliriz dert anası olarak. 

  Mesajında bahsettiğin şey, yalnızca alışveriş çılgınlığı değil. Bir de eve alınan eşyaların oluşturduğu kalabalıktan bahsediyorsun. Özellikle de her yer kıyafetle dolmuş anlaşılan ki, bu da bir evde en istenmeyen durumdur. Şimdi konuya eşinin psikolojisinden bakalım önce. Çünkü ona yardım etmen için öncelikle onu anlaman gerekiyor. 

 Kanımca o şöyle düşünüyor, "Ben bunları indirimden alıyorum ne güzel. Millet bunlara ne kadar para vererek alıyor. Ben indirimden belki yarı fiyatına kadar ucuza alıyorum. Öyleyse ne zararı var, alalım dursun bir yerde. Bugün giymezsek, yarın giyeriz, lazım olur. Biz giymezsek hediye veririz, ihtiyacı olana veririz vs..."  Eşinin aklındaki bu düşünceleri uzattıkça uzatabiliriz tabii. Ama genel olarak yargısı bu. Ve dertli dostum emin ol, evde kendisi bile ne kadar çok eşya, giysi olduğunu bilmiyor. O, yalnızca alıyor ve bir kenara koyuyor. Hepsi bu. Bu nedenle, olayın ne ağır boyutlara geldiğini kendi gözleriyle görmesi gerek. Buna sen yardımcı olacaksın işte. 




   Şimdi benim son zamanlarda izlediğim bir belgesel var. Sen konuyu anlatınca, direk aklıma bu belgesel geldi. Belgeselin ismi "Tidying Up With Marie Kondo" Burada şirin mi şirin bir Japon hanımefendi var. Senin bahsettiğin gibi aşırı eşyalardan karmakarışık olan evlere giderek, bu evlerin düzenlenmesine yardımcı oluyor. Evlerin düzenlenmesinde ilk etap, kıyafetleri içeriyor. Ve evlerin sahipleri elbette ilk etapta senin eşin gibi dolaplardaki tüm giysilerin lazım olduğunu, atamayacağını söylüyorlar. Taa ki, Marie Kondo ev sahibine dolaplardaki tüm kıyafetleri getirip, odanın ortasında bir yerde bir yığın oluşturmasını isteyinceye dek. 

 Bütün giysiler evin bir odasının neredeyse tamamını kapladığında, ev sahipleri bu eşyaların nasıl bu kadar arttığını fark etmediklerini söylüyorlar. Ve Marie Kondo onlara, "Şimdi bu giysileri ayıracağız. Onların her birini eline al. Sana hissettirdiği duyguyu söyle. Eğer o duygu sevgi, sıcaklık vs... ise, o eşyayı gerçekten seviyorsun demektir. Yalnızca sana neşe veren eşyalar kalsın, gerisini ayır. " diyor. Ve böylelikle dertli dostum, evlerden poşetler dolusu gereksiz eşya çıkarılmış oluyor. 


 Şimdi sana tavsiyem, eşinle önce bir konuş. Olayın vehametinden, evinizin artık sizin huzur bulduğunuz bir ortam olmadığından, her yerdeki kıyafetlerin fazlalığından ona tüm cici, güzel cümlelerini kullanarak bahset.😊 Bu aşamada fazla üzerine gidersen, olay ters teper haberin olsun. Hatta eşinle beraber Tidying Up With Marie Kondo programını izleyebilirsin. Sanırım Netflix'de yayınlanıyor. İnternet sitelerinden de izleme şansı var. Bunu izlediği zaman insan, zaten ister istemez acaba benim evim de çok mu dağınık yahu? Temizliğe mi başlasam? Psikolojisine giriyor. 😊





  Eşin evdeki bütün kıyafetleri yerde ufak bir tepe halinde gördüğünde, bu işin ne kadar abartıldığını görecek ve bunlardan bir an önce kurtulmak isteyecek. Hatta kıyafetten başka gereksiz eşyalar varsa evde, onlara da aynı yöntemi uygulayabilirsiniz. Ama dert anası olarak sizden ricam, sakın onları çöpe atmayın. Diyorsun ki üzerinde daha etiketi duranlar bile var. Dolayısıyla lütfen fazla kıyafetleri ihtiyaç sahiplerine vererek, evden uzaklaştırın. Bu konuda belediyeler bildiğim kadarıyla yardımcı oluyor. 

 Evden gereksiz eşyalar gittikten sonra, eşin evin ne kadar ferahladığını görüp iyi hissedecek. Ve eminim bir daha evi aynı hale getirmemek için tekrar indirimleri kovalamayacak. Onu etkilemek için alışverişe verilen paralarla, istediği diğer başka şeyleri yapabileceğini de söyleyebilirsin. Örneğin gitmek, görmek istediği yerleri görebilir, güzellik merkezine gidip dilediği tüm bakımı rahatlıkla yaptırabilir. Neleri yapmaktan hoşlanıyorsa artık. Bunu da kendisine söyleyerek, onu motive edebilirsin. 😊


 Benim tavsiyelerim bu kadar dertli dostum. Bu söylediklerimi bir dene bakalım. Sana yardımcı olacaktır diye düşünüyorum. Gelişmelerden dert anasını haberdar etmeyi unutma. Okuyucularımız da sana yorumlardan tavsiyede bulunabilirler. Kendinize iyi bakın dostlar. Takipte kalın. 😊

  Dertli dostum’u şu hesaplardan takip edebilirsiniz: Facebook - Twitter - Google+Instagram

Benzer İçerikler

43 yorum

  1. Bir sorun daha güzel tavsiyeler ile çözülmüş.
    Yüreğine sağlık dertanası....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Sibel Hanım. Beğenmiş olmanıza sevindim. :)

      Sil
  2. Bu kesinlikle bir hastalık
    İstifçilik !!!
    TLC de Hoarders isimli bir program var arada bir izliyorum. İstifçilerin yaşamlarını konu alıyor ve onlara yardımcı oluyor .
    Arkadaşa tavsiyem kesinlikle yol yakınken eşiyle iletişim kurabilmesi
    Çünkü bu gerçekten bir hastalık ve erken kontrol altına alınmaz ise iş çok daha ciddi bir boyuta geliyor.
    Geçmiş olsun diyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa o programı biliyorum bak hatırlattın ben onu izleyeyim. :) Benim tavsiye ettiğim program daha çok evi düzenleme ve fazlalıklardan kurtulmak adına önemli. Umarım dertli dostumuz bu sorunu çözebilir. Yoksa dediğin gibi sonu çok daha ağır boyutlara varabilir. Teşekkürler Seyhan'cığım güzel önerilerin için. :)

      Sil
    2. Bir ara bende o prorramın bağımlısı olmuştum. Gerçekten bu tarz programlar insana çok şey katıyor. Kendini frenlemen gerektiğini öğreniyorsun.

      Sil
  3. Maalesef günümüzde bazı insanlar karın doyurma telaşında iken bazıları da yazıda olduğu gibi indirimleri kovalıyor. Dertsiz baş yok gibi sanki. Siz de çok güzel çözüm önerileri vermişsiniz emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef Fatih Bey. Dünyanın 2 ayrı boyutu bu. Ama herkesin de farklı dertleri oluyor. Teşekkürler yorumunuz için. Önerileri beğenmenize sevindim. :)

      Sil
  4. sanırım son yıllarda hepimiz bu şekildeyiz :)) asla yetinemiyoruz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef Lerzan Hanım. O kadar karlı ürünler satılıyor ki bazen, insan kendisini kaybediyor alışverişte. Ama dikkatli olmak lazım. Teşekkürler yorumunuz için. :)

      Sil
  5. Bende ara ara alışveriş çılgınlığına tutuluyorum ama o ayı parasız geçirince aklım başıma geliyor her şeyin fazlası zarar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa değil mi aslında parasız kalmak alışverişi frenlemenin en kolay yolu galiba hepimize oluyor öyle :)

      Sil
  6. İndirim denilince ihtiyacımız olmayan şeyleri bile alıyoruz, tavsiyelerinize uyulur inşaallah...Emeğinize sağlık...Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet maalesef, ihtiyacımız olmayan şeyleri de alıyoruz zaman zaman. İnşallah uyarlar tavsiyelere. Teşekkürler yorumun için. :)

      Sil
  7. Çok doğru, bilinçli olmazsak medya bizi bu çılgınlığın girdabına çeker. Biraz irade koymak gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle irade kullanılarak aşılmayacak bir sorunun olmadığını düşünüyorum. Her ne kadar zorlayıcı olsa bile bunu hepimiz yapabiliriz. :)

      Sil
  8. Psikolojik bir rahatsızlık var bence

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Psikolojik bir takıntıya dönüşmüş alışveriş Yusuf Bey. Umarım aşabilirler bu sorunu.

      Sil
  9. alışveriş çılgınlığı bir yana istifçilik bir yana,parası bol olanın özel hayatı işte..🙂 Eşine "benim param benim zevkim,sana ne?" 🙄😀 demiş mi acaba? bence de ihtiyaç sahiplerine versinler,yerinde olur.. japon Marie Kondo sayfaya renk kattı sanki..✔😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eveet Japon Marie Kondo süper bir karakter. İzliyorum programlarını ve gayet güzel öneriler sunuyor. Tabii alışveriş yapmak için önce para lazım. Demiş olabilir eşine böyle. Ama önlem alınmazsa, konu daha ağır boyutlara ulaşacak. Umarım hallederler. Teşekkürler yorumunuz için.:)

      Sil
  10. Bırakınız efendim belki sergi planı vardır :) Dert anası burada da toplumun yarası olan bir konuya değinmiş, teknolojinin insanlara sağladığı lüks kötü sonuçlar doğurabiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir ama değil mi Erhan Bey:) Sergi iyi fikirmiş :) Maalesef teknoloji doğru kullanılmazsa böyle sorunlara neden olabiliyor. Yukarıda yorumlardan birinde iradeden bahsedildi çok doğru iradeyi kullanmak gerekir böyle konularda.

      Sil
  11. Ayy dert anacığım ben de hep kitap almak istiyorum binlerce kitabım olsun içinde oturayım onların devamlı okuyayım istiyorum ama engel oluyorum kendime

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O dert bende de var yaa sorma. Ama o alışveriş çılgınlığı sayılmaz hem. Sayılmaz diimi sayılmaz sayılmaz kesin. :)

      Sil
  12. Alışveriş çılgınlığı ve bunun sonuçlarından biri olan istifçilik, kapital düzenin sinsi bir dayatması!
    İnsanın en büyük zaafı (kusuru) sanırım doyumsuzluğu ve bu zaafımız kapitalizmin en sevdiği yanımız. İçimizdeki o doyumsuz vahşi yaratığı dizginlemeyi öğrenemezsek, bunun sonu vahim olur. Dertli dost için çok yerinde önerilerde bulunmuşsunuz. Uygulanırsa, eminim faydasını görürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kapitalizm insanın bu zaafını çok iyi biliyor ve kullanıyor. Eskiler tuli emel dermiş bu bitmek tükenmek bilmeyen isteklere. Bu istekler dizginlenmedikçe, bu tür durumların oluşması çok normal. Önerileri beğenmenize çok sevindim. Teşekkürler yorumunuz için. :)

      Sil
  13. Benzetmeler çok güzel.. çizgi filmlerdeki gibi gözlerin " $ " işareti gibi parlaması..
    ben bu istifçilik kavramıyla discovery belgesellerinde rastladın bir kaç sene evvel.. ilginç bir durum.bir rahatsızlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O belgeselleri ben de çok severek izliyorum. Hatta Seyhan yukarıda birinin adını söyleyip hatırlattı bana. Alıp alıp sonra istifçi oluyor insanlar. Kesinlikle önüne geçilmeli bu durumun. Yazarken aklıma $ işareti parlaması geldi. Gözleri öyle parlıyor alışveriş tutkunlarının. Teşekkürler beğenmenize çok sevindim.:)

      Sil
  14. ayyyy günümüz böyle ivit yaaa. çok alıp biriktirenler genelde bi de kabız oluyolarmış sık sık yaaa. tıbbi bulgu buuuu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaaa ne ilginç bir tıbbi bulguymuş bu böyle Deep'çim :) Aydınlandık sayende valla :) Ama maalesef günümüz böyle. Her an her şeye sahip olmak istiyor insanlar. Ve sonuç bunun gibi eşyalarla dolu evler.

      Sil
  15. Umarım daha büyük bir takıntısı olmaz bu gerçekten önemli ve ciddi bir sorunnnnn :O

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten ciddi bir sorun. Aslına bakarsan alışveriş takıntısı da bir obsesif kompülsif bozukluk olarak kabul ediliyor.

      Sil
  16. İstifçilik konusunda bir belgesel izlemiştim.Özellikle Avrupa'daki kadınlarda tam bir hastalık derecesinde...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet o belgeseller çok etkileyici oluyor. Ben de izliyorum. Hem öyle şeyleri izledikçe insan kendisini gözden geçirme fırsatı buluyor. Valla ben bu bahsettiğim belgeseli izledikten sonra evi toparlamaya başlamıştım direk. :)

      Sil
  17. Yazık ya üzüldüm çocuklarının bir nevi geleceğini çula çaputa yatırıyor Allah yardımcısı olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım toparlanabilir dertli dostumuzun eşi. Ben de çok üzüldüm. Halbuki dediğin gibi o çula çaputa harcanan paralarla ne kadar farklı ve yararlı şeyler yapılabilir. Teşekkür ederim yorumun için. :)

      Sil
  18. Alışveriş çılgınlığı ve istifçilik konusu son yıllarda ciddi bir sorun haline geldi ve bu konuda suçlananlardan biri de benim.) Biliyorsunuz alanım stratejik pazarlama ve marka yönetimi. Bu istifçilik ve satın alma hastalığının yaygınlaşmasında dünya kamuoyunun yarısı biz pazarlama yöneticilerini sorumlu tutuyor.
    Yeni konseptler yaratmak, kampanyalar organize etmek, ünlüler aracılığıyla belirli ürünleri trend yapmak ve her yerde tanıtarak, o ürünlerin şart olduğuna kamuoyunu ikna ederek tüketime yöneltmek gibi ciddi "suçlarımız" olduğu ifade ediliyor. Kamuoyunun diğer yarısı ise pazarlama ve marka yöneticileri olmasa ekonomilerin döndürülemeyeceğini belirtip, piyasada para akışını sağlayan, istihdamları arttıran ve yaşama yön verenler olduğumuzu düşünüyor.
    Marka yönetimi de işte böyle vur abalıya cinsinden bir ateşten gömlek dersem abartmış olmam. İpin ucunun biraz kaçtığını görmemek olanaksız. Okurunuza şöyle bir öneri sunabilirim: Kapsül Gardrop Metodu. Bu metotta kişi bütün fazlalık, istif halindeki giyim eşyalarını dağıtır veya bağışlar. Birbiriyle uyumlu konseptte maksimum 10 parçalık her yere her duruma uyabilecek temel giysiler edinir ve sezonu sadece bu 10 parçayla geçirir. 3 ay, 6 ay gibi sürelerde bu kapsül şeklindeki gardrop sayesinde elde ettikleri sonuçları çift olarak ölçerler: 1. O fazla alışverişlere ayrılan parayla bu sürede neler yapılabildi, aile yatırım hesabı mı açtı, borçlarını mı hafifletti, ihtiyaç sahiplerine mi yardım yapılabildi bunlara bakılır. 2. O alışverişe ayrılmayıp boş kalan sürelerde kişi ekstra neler yapabildi, ailece daha kaliteli zaman mı geçirildi, sinemalar tiyatrolar sergilere mi gidilebildi, yarım kalan eğitim mi tamamlandı, okunamayan kitaplar mı bitirildi gibi gibi elde ettikleri tüm sonuçları takip etseler çift olarak, bu yaklaşımın somut çıktılarını görünce yaşam stilini değiştirmek daha kolay olabilir.
    Ben uygulayabilir miyim bunu? Giysilerde evet ama ayakkabıda hayır:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslı Hanım, yorumlarınız gerçekten de takdire şayan bilgileri içeriyor. Hatta zaten bir blog yazısı keyfindeler. Bazen bu yorumlarınızı alıp, yukarıdaki misafir yazarlar bölümüne eklemek isteği duyuyorum. Herkes daha net görebilsin diye bu yazdıklarınızı. :) Kapsül gardırop fikri çok iyiymiş. Umarım okurumuz okumuştur bu yorumunuzu. Güzel bir çözüme benziyor gerçekten de. Konuyu sonuçlarıyla beraber değerlendirmek, en mantıklısı. Yani alışverişe para harcamıyoruz. Elimize kalan para ile ne yapıyoruz sorusunun cevapları ortaya konulursa mutlaka daha etkili olacaktır. Bu sayede bu rahatsız edici alışkanlıktan vazgeçilebilir. Çok teşekkür ederim bu detaylı ve değerli yorumunuz için. Sevgiyle kalın.:)

      Sil
  19. Günümüzde bu sorunu yaşan yüzlerce belkide binlerce insan var. Kendilerine göre çoğunun yaptıkları bu istifçiliğin sorun teşkil etmediğini düşünüyorlar. Ama keşke durum düşündükleri gibi olabilse. Hem aile ekonomisine zarar hemde israf yapıldığı için günah yani. Umarım bu huya sahip olanlar kurtulmanın yolunu bulur ve iradelerine sahip çıkmayı öğrenirler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet maalesef, birçok kimse aynı durumda. Yukarıda da dediğim gibi bu saçma alışverişlere harcanan paralarla neler yapılabilir. Ve zaten istifçi olmaya başladığını da kolay kolay fark etmiyor insanlar. Umarım iradeyle bunu yenebilirler dediğiniz gibi. Teşekkürler yorumunuz için.

      Sil
  20. Yeni yazılarınızı bekliyorum Dert Anası, sevgilerle.

    YanıtlaSil

Popüler Yazılar

Bizi Facebook'ta Takip Edin

Subscribe