Kitap Projesi 3. Bölüm. 1. Parça
Ağustos 13, 2019
Profesörün ofisi ilginç antika eşyalarla doluydu. Yıpranmış
deri koltuklarla hiç uyum sağlamayan ama bir o kadar da çekici görünen sedef
kakmalı sehpanın üzerine yığılmış kitaplar gözüne çarptı. Hepsi çok eskiydi.
Sararmış ciltler, yer yer aşınmış olmalarına rağmen zamanın karşısında yenik
düşmemenin gururu içerisinde gibiydiler. Profesörün masasında duran ahşap objenin
üzerinde altın rengi harflerle
“ Prof. Dr. Hikmet
Kutluata”
yazıyordu. Umay
telefonda adamın adını sormayı unutmuştu. Bu gizemli profesörün adı buydu
demek.
Duvarda asılı duran
ve muhtemelen 19. Yüzyıl Fransız işçiliğinin bir örneği olan antika saat,
zamanın üçü beş geçtiğini göstermekteydi. Saat, ahşaptan yapılmıştı ve koyu
kahverengi zeminin üzerine altın rengi varaklar ile çeşitli süslemeler
yapılmıştı. Saat kısmı camlı bir bölüm içerisindeydi ve saatin kocaman bir
sarkacı vardı. Sarkaç sürekli biçimde ritmik hareketlerle sağa sola
sallanırken, yuvarlak olan alt kısmındaki altın tonlarındaki renkler,
pencereden gelen ışığın parıltısıyla bütünleşiyor, oradan da ışığı masanın
üzerinde duran, sarı mermerden yapılmış, eski tip ayaklı kül tablasına
yansıtıyordu. Umay çevreyi profesöre belli etmeden hayranlıkla izlemeye
çalışıyordu. Bu sırada Profesör, Umay’a
-Lütfen buyurun oturun
diyerek, konuşmaya başladı.
Umay, profesörün masasının hemen önünde yanlamasına, neredeyse masaya bitişik şekilde yerleştirilmiş olan ikili koltuğun masaya yakın olan kısmına oturdu. Bunu yaparken, üzerinin yağmurdan ötürü çok ıslak olduğunu hissediyordu. Böylesine görkemli görünen bir ofiste işe alınmayı umut ederken, üstünde başında bu ıslak kıyafetlerin olması ve berbat görünmesi Umay’ı çok rahatsız etmekteydi. "Şart mıydı bugün bu yağmurun yağması" diye düşünüyordu.
-Havalar da ne kadar kötü gidiyor öyle değil mi?
Dedi profesör,
Umay’ın az önce zihninden geçen düşüncelerini okumuş gibi.
-Evet maalesef…
- Bu yağmurlar da
siyatik ağrılarıma hiç iyi gelmiyor…
Siyatik ağrısı mı? Bugün
siyatikten muzdarip insanlarla karşılaşma günüydü herhalde. Metrodaki yaşlılar
da siyatikten bahsediyordu. Eğer trenden inmeden önce şu mucize formülün
tarifini anlatmayı bitirselerdi, belki de profesöre ağrılarından kurtulmasını
sağlayacak bu çözümü önerebilirdi…
Profesör çektiği
ağrıların ne denli kötü olduğunu detaylarıyla anlatıyordu. Konu sanki hiç işe
gelmeyecekti ya da bu bir iş görüşmesi değildi sanki ve Umay kırk yıldır
tanıdığı bir ahbabını ziyarete gelmişti. Profesör konuştukça bu ilginç adamı
uzun yıllardır tanıyor gibi hissetmeye başlamıştı Umay.. Profesör de aynı şeyi
düşünüyordu galiba. Yoksa neden ona ağrılarını anlatsın ki?
-Özellikle geceleri daha da artıyor bu ağrılar.
-Geçmiş olsun, ağrılarınız için üzgünüm gerçekten. Sizi bir
hayli zorluyor olmalılar.
Diyebildi Umay.
Fakat içinden söylediği şey başkaydı.
“Sen benim çektiğim ağrıların yüzde beşini çekiyor olsan,
burada ağrım var demeye bile gerek duymazdın profesör. Hele ağrılar yüzünden haftada
bir kez hastanelik olmaya ve yapılan ağrı kesici iğneler, serumlar yüzünden can
çekişen kollarında hemşirelerin damar
yolu açacak yer bulamadıkları kısmına hiç girmeyeyim istersen.”
Diye düşünüyordu içinden.
Diye düşünüyordu içinden.
Tabii diğer yandan da bu ağrılardan bahsedilmesinin konuyu gergin bir iş görüşmesinden çok sohbet havasına çevirmesine itirazı yoktu Umay’ın. Çünkü genellikle endişeli olurdu böyle görüşmelerde. Her ne kadar iş deneyimleri konusunda kendisine güveniyor olsa da tanımadığı kimselerle aynı ortamda bulunup, kendisini ifade etmekte zorlanırdı. Ancak bu iş görüşmesinde kendisini ifade etmeye çabalamasına hiç gerek yoktu. Profesör zaten kendi kendine görüşmeyi yürütüyor gibiydi. Biraz geveze bir adamdı galiba Hikmet Bey. Neyse olsun canım. Hiç değilse sessizlikte kalıp, ne konuşacağını bilemeyip, konsolun üzerindeki antika saatin tıkırtılarını dinlemek zorunda kalmıyorlardı böylelikle.
Profesör konuşurken
onun yorgun yüzüne bakıyordu Umay. 45, 50 yaşları arasında, hafif kırlaşmış
saçları ve son derece samimi bir ifadeye sahip kahverengi gözleri vardı. Gözlerinin
rengi, hafif buğday rengi teniyle birleştiğinde oldukça naif bir hava katıyordu
profesörün yüzüne. Saçları ensesinin bitim hizasına kadar uzundu. Alnından
başlayan saç tutamları, katlı bir kesime sahipti. Alnındaki saçlar daha kısa,
ensesine doğru inen saçlar daha uzundu. Onun bu görünümü kendisine marjinal bir
hava katıyordu sanki.
Kaba bir erkek elinden çok uzak olan bakımlı
ellerine dikkat ettiğinde ise, orta parmağında takılı olan yüzüğe gözü takıldı.
Büyük bir ihtimalle bu yüzük de antikaydı. Ortasında kocaman bir yeşim taşı
bulunan yüzüğün kenarlarında minyatür desenlerine benzeyen ilginç şekiller yer
alıyordu. Bir padişah yüzüğüne benziyordu bu yüzük.
Profesörü dinlerken, antika saatin altındaki eski konsolun üzerinde oturan sarman kedi, ilgisini çekti Umay’ın. Kedinin başının arka kısmı sırt tüyleri ve kuyruğu koyu sarıydı. Karın kısımları ve patileri ise bembeyazdı. Upuzun tüyleri olan ve her halinden miskinlik akan şişman kedi, ağır bir tempo ile patilerini yalıyordu. Büyük bir ihtimalle uykudan uyanmıştı. Derin bir esnemeden sonra patilerini öne doğru uzatarak gerindi ve yumuşak bir hareketle konsoldan aşağı atladı. Sanki Umay’ı daha önceden tanıyormuş gibi hiç tereddütsüz gelerek ayaklarına süründü ve gözlerinin içine doğru çekik, yemyeşil gözleriyle baktı. Ardından da kendinden emin şekilde Umay’ın kucağına atlayarak oturdu. Kedilerle arasındaki gizli iletişim, burada da kendisini bulmuştu. Zaten kedileri çok seven Umay’ın gözleri aydınlandı onu görünce. Gördüğü en sevimli kedilerden biriydi bu…
Profesör bu manzara
karşısında ağrılarından bahsetmeyi bırakmıştı.
-Ooo bizim miskin Pertev hemen nasıl da rahat bir yer buldu kendisine
-Evet öyle. Bakın şunun rahatlığına
diyerek kedinin başındaki tüyleri okşuyordu Umay.
diyerek kedinin başındaki tüyleri okşuyordu Umay.
- Umarım rahatsız olmazsınız diyeceğim ama galiba siz de
seviyorsunuz kedileri.
-Hayır, kesinlikle
rahatsız olmam. Kedileri çok severim.
Bu esnada kucağındaki kedi başını Umay’ın
ellerine sürerken, mutluluğundan çıkardığı hırıltılar bütün ofisi kaplıyordu.
-O zaman sizinle
çok iyi anlaşacağız galiba
Dedi profesör. Bu
cümle işe alındığını mı ima ediyordu! Oysa ki daha işten tek kelime bile
edilmemişti ki. Tam sırası gelmişken konuyu işe getirmek lazımdı. Umay iş
deneyimlerine, daha önce çalıştığı araştırmalara ait olan belgeleri profesöre
uzattı.
-Bunlar benim daha önceden çalıştığım araştırmalar ve
yardımcı olduğum akademisyenlerin referans belgeleri
Dedi. Dosyanın içerisinde bir sürü kağıt vardı. Umay düzgün
çalışan bir asistan olduğundan yanında çalıştığı akademisyenler kendisi için
referans belgesi yazıp imzalardı genellikle. Bu sayede de kolayca iş
bulabilirdi. Profesör dosyayı Umay’ın elinden aldı ama içini açma gereği
duymadı.
-Kağıtların fazlalığına bakılırsa, bir hayli araştırmada
çalışmışsınız değil mi
Bu sorunun karşısında
Umay’a kendisini anlatma fırsatı doğmuştu.
Hemen söze girmeliydi.
-Evet bu işlerde bir hayli görev aldım. Hatta yapılan
araştırmaların kitap olarak bastırılan hallerinde araştırma ekibi kısmında adım
yer aldı. Bana göre tarih araştırmaları,
geçmişten günümüze kurulan bir köprü gibidir. Bu çalışmalarda görev almak,
kendimi o köprünün bir parçası gibi hissetmek gerçekten çok heyecanlı geliyor
bana. Daha önce hangi çalışmalarda, hangi profesör veya doçentlerin
araştırmalarında görev yaptığım size sunduğum belgelerde yazıyor
Diyerek, belgeleri işaret etti. Fakat profesör belgeleri açıp incelemek şöyle dursun, Umay'a geri uzattı...
Diyerek, belgeleri işaret etti. Fakat profesör belgeleri açıp incelemek şöyle dursun, Umay'a geri uzattı...
Kitap projesi Dert Anası'nın noter onaylı çalışmasıdır. Bölümlerin herhangi bir yerde izinsiz yayınlanması, kopyalanması, paylaşılması gibi durumlarda hukuki süreç başlatılacaktır.
Dertli dostum’u şu hesaplardan takip edebilirsiniz: Facebook - Twitter - Instagram
43 yorum
Çokkkkk güzel gidiyor Gülhancığım. Tasvirlerine bayıldım. Ortaya çok güzel bir iş çıkacağı belli. Maşallah sana 👏👏👍👍🌷🤚
YanıtlaSilTeşekkür ederim Yıldız'cığım. Beğendiysen ne mutlu bana.
SilUmay'ın çabası gerçekten de çok harika, profesör ile ortak yönleri de yazıyı akıcı hale getirmektedir. Çok güzel ilerliyorsunuz Gülhan Hanım. Başarılar.
YanıtlaSilMerhaba Fatih Bey. Evet bu bölümde profesörle tanıştık. İlerleyen bölümlerde profesör ve Umay bir maceraya başlayacaklar. Çok teşekkür ederim yorumunuz ve güzel düşünceleriniz için.
Silgülhan hanım kitap projesinde emin ve başarılı adımlarla ilerliyorsunuz. gerçekten çok güzel bir çalışma olma olunda umayın hikayesi devam ediyor. E kitap projesine dahil edebilirsiniz ilerle. bakalım 4.bölümde neler olacak merakla bekliyoruz.
YanıtlaSilE kitap gibi oluyor şimdilik ama asıl isteğim bir gün bunu elimizde tutabileceğimiz bir kitaba dönüştürmek tabii. E kitaplar gerçek kitaplar gibi etkili olmuyor bana göre. Hani kitap dediğin şöyle mis gibi kağıt ve matbaa kokusu olmalı diye düşünürüm hep. Çok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için. Beğenmenize sevindim.
SilGülhan’cım yine heyecanla okuduğum ve kendimi bulduğum bir bölüm olmuş. Harikasın arkadaşım umarım bir gün bu kitabı kitaplığımın bir köşesinde görmek nasip olur.
YanıtlaSilSeyhancıım canım arkadaşım çok teşekkür ederim. Bazı yayın evleriyle görüştüm bastırmak için zaten. Benim de isteğim bunu bir gün bastırmak ama tabii öncesinde kitaba son halini vermem gerekiyor. Burada yayınladıkça bunu yapmam daha da kolaylaşıyor aslında. Bu arada merak ettim seni ben de yazıp soracaktım sana nerelerdesin diye. Özletme kendini fazla Seyhancım.
SilGülhancığım 3. Bölümden okumaya başladım ama çok beğendim.
YanıtlaSilCanım benim önceki bölümler yukarıda "Bastet" başlığı altında var. İlk bölüm itibariyle istersen oradan okuyabilirsin. Çok sevindim beğenmiş olmana. Teşekkür ederim yorumun için.
SilDeniz'cim teşekkür ederim canım benim. Evet burada ofisi ve antikaları tasvir etmek gerekiyordu. Başarabildiysem ne mutlu bana. Sizlerden bu güzel yorumları okumak beni daha da motive ediyor. Haftada 2 olmazzz :) Gerçi bir öncekiyle arasında 10 gün oldu bu sefer. Çok ara vermişim farkında olmadan.Yani ne desen haklısın. :) Reenkarnasyon değil de başka şeyler olacak diyeyim. Bu kadar spoiler kafidir şimdilik. :) Çok teşekkür ederim yorumun için canımcım. :)
YanıtlaSilProfesörün çalışma odası tam benim tarzım, çok güzel anlatmışsın, gözümün önüne geldi sanki.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Esra Hanım. Beğenmenize sevindim.
SilGüzel bir bölüm olmuş, okurken bütünüyle nedense mistik bir hava sezdim. Umay karakterini henüz çözümleyemedim, olaylar pek içsel gelişmiyor gibi. Diğer bölümleri bekliyorum heyecanla. Tebrik ederim, okuyucuyu içine çeken bir bütün olmuş. :)
YanıtlaSilDaha önceki bölümlerde Umay hakkında bazı detaylar verilmişti. Evet mistik bir havası ve kurgusu var romanın. Beğenmenize çok sevindim. En kısa zamanda devamını yayınlayacağım. :)
SilBetimlemeler yıkıp geçiyor yine. İşe alındığını anladık gibi sanki. Hatta Prof şöyle diyebilir: "Bu dosyaya gerek yok, bunlar başkalarında da var, sende herkeste olmayan başka bir şey var:)
YanıtlaSilBelki diyebilir öyle bir şey :) Beğenmeniz beni çok sevindiriyor. Teşekkürler.
Silhadi bakalıııım gizem başlıyooooo :) ne istiyo bu prof :)
YanıtlaSilEvet başlıyor gizem Deep'çiim. Profesör ne istiyor göreceğiz ilerleyen bölümde :)
SilKurgu ve anlatım o kadar ustaca olmuş ki, devamını bir türlü tahmin edemiyorum. Merak uyandırıp sürükleyici yazmada gerçekten oldukça yeteneklisiniz. Arkası yarın okurlarına benzedim ben gittikçe. Yeni bölümü merak içinde bekliyorum. Bu kitap okurdan beğeni alır Gülhan Hanımcım. Uzun yıllardır şöyle güzel, kurgusu sağlam, Türkçe yeni eser bulamıyorum açıkçası. Bir an önce çıksın sizin şu kitap; edebiyatımız can çekişiyor çünkü. Emeklerinize sağlık.
YanıtlaSilKitabı çıkarmayı ben de çok istiyorum Aslı Hanım. Ama üzerinde bir hayli düzenleme yapmam gerektiriyor. Şu sıralar bununla ilgileniyorum. Beğenmiş olmanız beni çok mutlu etti. Kurgusu sıkça rastlanılan bir kurgu değil. İlerleyen bölümlerde bunu daha da yoğun bir şekilde göreceksiniz. Geçmişe ait bir sır, bazı tarihi bilgiler de esas alınarak aktarılacak. Çok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz ve değerli yorumunuz için. Sevgiyle kalın. :)
SilBelgeleri neden incelememiş neden geri vermiş merak ettim :) Güzel gidiyor kitap :)
YanıtlaSilBir sonraki bölümde bu sorunun cevabını öğreneceğiz İbrahim Bey. Teşekkür ederim ilginiz ve beğeniniz için. :)
SilGülhan hanım başarılı ve emin adımlarla yürüyorsunuz.Ama o saatler varya sarkaçlı ben onları çok seviyorum. Hikayeyi şuan yağan yağmurla okumakta ayrı bir haz verdi ama yazılar her geçen gün biraz daha profesyonelleşiyor bilginiz olsun şuan okuduğum bir kitap var the secret diye karşılaştırma yaptım sizin kitap daha iyi olacak bahtınız açık olsun
YanıtlaSilO saatleri ben de çok severim. Şimdilerde dijital saatler moda ama hiçbir şey o eski saatler gibi olamaz bana göre de. Beğenmiş olmanıza çok sevindim. Yağmurda okumayı ben de severim. Karşılaştırma için de teşekkürler. Bu olumlu yorumlarınız ilham kaynağı oluyor. İyi varsınız.
Silteşekkürler sizde iyi ki varsınız saygılar.
SilBu şekilde bir projeye imza atmanız taktir edilecek bir davranıştır.Kitapları ve paragrafları seviyorum. Bölüm bölüm dediğimiz özellikle bu tarz parça satırlar daima ilgimi çekmiştir.
YanıtlaSilGüzel düşünceleriniz beni motive ediyor. Arkası yarın şeklinde kendi roman çalışmamı yayınlamak istedim. Ve sizlerden olumu tekiler alıyor olması sevindirici gerçekten. Çok teşekkürler yorumunuz için.
SilGulhan Hanım kitabınızı raflarda görmek, okuyup yorumlamak için sabırsızlanıyorum. Umay'in yolu nasil bir değişim gösterecek merak ediyorum. Kaleminize, yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilUmay'ın yolu bir hayli değişim gösterecek. Bundan sonra tarih araştırmasına başlanacak ve asıl olay da bununla alakalı zaten. Kitabı yayınlamayı ben de çok istiyorum Ahu Hanım. Ama bazı düzeltmeler yapıyorum şu sıra. Bittikten sonra yayınlamayı planlıyorum. Çok teşekkür ederim olumlu düşünceleriniz için. Sevgiler...
SilProfesörün ne istediğini merak ediyorum gayet başarılı bir bölüm olmuş
YanıtlaSilProfesörün isteğini bir sonraki bölümde okuyabilirsiniz. Beğenmenize sevindim. Teşekkürler.
Silheey haftasonu yazdığım "lost in austen" dizisini kaçırmaa, öyle tatlı kiiii :)
YanıtlaSilGeldim geldim. Evet güzel bir dizi o izleyeceğim. :)
Silheeey roman yazarken arada bir mola ver. örneğin onbeş gün hiç yazma, dinlensin biraz roman, uzaklaş biraz, sonra dönünce yeni fikirlerin olcaaak :) takıntı yapma romanınıııı :) senin roman tarihsel, yavaş yazman lazıım. bol araştırma filan, dan brown ve grange tarzı senin roman. matematik gibi yazcan yanii. arada dur işte uzaklaş biraz. uzaktan mantıkla daha iyi yazan :)
YanıtlaSilDoğru diyorsun Deep'çim yaa. Aynen Brown'u ve Grange'i çok severim zaten. Bunu bir iltifat kabul ediciiim şekercim :) Evet araştırma yapmak şart. Ve gülersin belki ama ben Muhteşem Yüzyılın bazı sahnelerini izlemek durumunda kalıyorum bu ara. Çünkü olay bir noktadan sonra saray aşçılarına bağlanacak. O aşçıların kıyafeti, mutfağın tasviri falan lazım. Dizide o sahneleri iyi canlandırmışlardı. Birebir alamam tabii ama az da olsa fikir veriyor. O devirde pişen yemekleri araştırıyorum çünkü tarihi belgelerde ilk etapta yemek tarifi bulacaklar. Saçma gibi gelecek belgeler yani O kadarlık spoiler vereyim bir şey olmaz. :) yani kalkıp da o devirde kullanılmayan hani daha keşfedilmemiş bir sebzeyi pişirdiğini dan diye yazarsan rezil olur kalırsın :) Bunları düşünüyorum hep. O yüzden zor ilerliyor ve dizi mizi izlemek hak getire oldu bu ara. Muhteşem yüzyıl bazı sahnelerinde iyi oldu benim için. Bir de başladım şimdi tarih romanlarını okumaya yeniden. Ve tabii romanın ötesi tarih bilgisi şart. Yavuz bir noktadan sonra ölecek ve oğlu Kanuni tahta çıkacak. Onun tarihi, tahta çıkınca imparatorluğun durumu falan bu bilgiler hep lazım. Yani çok uğraştırıyor. Hani tarihi severim ve bilgim vardır tabii ama ciddi araştırmak gerekli. Fakat çok hoş geliyor bana bunlarla uğraşmak. Ayy umarım güzel olur bu kitap. Aslında kurgu tamam ama yan karakterler ekledim birkaç tane karakter sayısı az, kötü karakteri belirginleştirmek lazım falan ya onlar hep oyalıyor beni. Sen de bir dokundun bin ah işittin be Deep'çiim. Amma yazdım diimi. Sağ olasın güzel düşüncelerin için. Öptüm seni şeker. :)
Sillost in austen, çok komik yaa. aşk ve gurur romanının içine düşen bir günümüz kadını. seven sen :)
YanıtlaSilValla severim nasıl da biliyorsun artık beni. Sağ ol cancazım. İzleyeceğim en kısa zamanda. :)
SilSon dönem şirketlerin insan kaynakları yöneticileri de kişileri tanımak için rahat bir sohbet ortamı sunmayı hedefliyorlar. Özellikle kendilerinden bir şeyler anlatarak iş adayını ısıtıyorlar. Prof olmuş biri için Umay'ın girişinde karar verilmişti zaten geri kalanı sohbet
YanıtlaSilheey keşfi blogger yazıma yorum yaptın yaa, etkinlikle ilgili, hemen tahaya söledim, bak o yazıma yorum yaptı senin yorumun altına. düzeltti yani. sana da gelir ortak otomatik yorum :)
YanıtlaSilTamam gelip bakıyorum şimdi.
Silbaksen şu Profesöre 😊 bakalım neler olacak kalemine sağlık canım benim sevgiler 😊🌸
YanıtlaSilProfesörü ilerleyen bölümlerde daha iyi tanıyacaksınız cancazım. Seveceğinize şüphem yok. :) Beğenmene sevindim çook teşekkürler. :)
Sil