Kitap Projesi 2. Bölüm 2. Parça
Temmuz 26, 2019
Umay'ın o günkü istikameti Levent’ti. Sabah mail adresine gelen ilginç iş ilanının ardından yaptığı tuhaf telefon görüşmesi onu, adresini şaşıran kış havasının yanlışlıkla uğradığı bu mayıs gününde sokağa çıkmaya mecbur bırakmıştı.
Sabah her zamanki gibi keyifsiz uyanmış, alışkanlığı olduğu üzere deyim yerindeyse zift kıvamındaki koyu kahvesini hazırlayarak, laptopunun başına geçmişti. Sosyal paylaşım ağlarında yine insanlar ne yediklerini, içtiklerini gösteren fotoğraflar yayınlamış, üzerine falanca yerde bilmem kim ile kahve keyfi şeklinde notlar düşmüşlerdi.
"Hiç işiniz yok mu sizin?"
diye düşünmüştü.
"Hiç moraliniz bozulmaz mı? Hiç hayata dair bir sıkıntınız olmaz mı Allah aşkına?"
Buradaki iletilere göre herkesin keyfi, her
daim yerindeydi. Hayattan muzdarip olan da bir tek kendisiydi sanki… Bunları
düşünürken, mail kutusuna gelen iş ilanları arasında ilginç bir ilan dikkatini
çekmişti.
“ Bir tarih araştırmasında görev alarak, 1500’lü yıllara ait
tarihi belgeleri çevirebilecek Osmanlıca tercüman aranıyor. Tercihen Tarih veya
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunlarının….”
İlanın devamını
okumaya lüzum görmeden telefona sarılmıştı.
Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuydu ve daha önce çok kez eski
metinlerin çevrilmesinde görev almıştı. Telefonun diğer ucunda, kendinden emin
bir erkek sesi vardı. Konuşmanın ilerleyen kısımlarında bu sesin, araştırmayı
yürüten profesör olduğunu anladı.
Asistanı yok muydu bu
profesörün? Neden telefonlara kendisi bakıyordu? Ya da bu araştırmada
görevlendireceği öğrencileri yok muydu ki, internete böyle bir iş ilanı
vermişti?
Bu soruları soramamıştı tabii. Profesör ona ofisinin Levent’te olduğunu, öğleden sonra 3 gibi görüşebileceklerini söylemişti…
Bu soruları soramamıştı tabii. Profesör ona ofisinin Levent’te olduğunu, öğleden sonra 3 gibi görüşebileceklerini söylemişti…
Umay, bunları düşünürken trenin kapısının üzerindeki yön ışıkları Levent’i gösteriyordu. Trenden inerken iki ihtiyarın hala sohbete devam ettiklerini fark etti. İhtiyarlar siyatik ağrılarına iyi gelen, mucizevi bir bitkisel formül üzerine konuşurlarken o, trenden indi.
İnsanlar dört bir tarafa hızla hareket ediyorlardı. Metrodaki bankamatiklerin önünde bekleyen, turnikelerden hızlı hızlı geçen, güvenlik görevlilerine adres veya yön soran insanlar vardı.
Yürüyen merdivenler
onu yeryüzüne doğru yükselttikçe turnikelerin sesleri, metro çalışanlarına
yapılan anonslar, içecek makinelerine atılan bozuk paraların sesleri,
görevlilerle tartışan kaba adamın, ukala sesi bir adım daha geride
kalıyordu.
Metro çıkışında
yüzüne keskin bir rüzgârla birlikte, sert yağmur damlaları çarptı. Hava daha da
soğumuş, üstelik yağmur başlamıştı. Şalına sıkıca sarıldı ve geniş adımlarla
yürümeye başladı. Yağmur bir sağanak havasına dönüşürken iliklerine kadar
ıslanıyordu Umay. Ve bu, şu anda hiç iyi değildi kendisi için. İş görüşmesine ıslak kıyafetler ve saçlarla gitmek
zorunda kaldığını düşündükçe, içten içe sinirleniyordu.
Hızlanan yağmur, onun daha çabuk yürümesini sağlamıştı. Verilen adresteki sokağın köşesine geldiğinde yağmurun daha da arttığını fark etti. Neyse ki profesörün ofisinin olduğu bina, sokağın fazla ilerisinde değildi. Çok geçmeden kendisini binanın önünde buldu. Eski bir apartmandı burası. Ve apartmanın mermer merdivenlerinden şiddetlenen yağmurun suyu akıp, merdivenin altında bir birikinti oluşturmuştu. Su birikintisinin üzerinden atlayıp, binanın merdivenlerine adımını attığı sırada, etrafı aydınlatan bir şimşek, ardından da şiddetli bir gök gürültüsü duyuldu. Apartman kapısı açıktı. Hemen içeri girdi.
Apartmanın içinde oldukça ağır ve tuhaf bir koku vardı. Tahminen birkaç saat önce apartmanın merdivenlerinin silindiği deterjan, dairelerden çıkan yemek kokusu, muhtemelen az önce buralardan geçen parfüm meraklısı bir kadının, evden çıkmadan önce üzerine boca ettiği parfüm...
Hepsi birbirine karışmış, nefes almayı güç hale getiriyordu. Ama Umay'ın apartmandaki kokudan daha ciddi sorunları vardı şu anda. Az önce yağan yağmur onu sırılsıklam yapmıştı. Ve az sonra bir iş görüşmesi yapacaktı. Üstelik bu işe çok ihtiyacı vardı.
Bu nedenle üzerine biraz çeki düzen vermesi şarttı. Merdivenleri
çıkmadan, ıslak şalını omuzlarından aldı. Katlayarak çantasının içine tıkıştırdı. Yağmurdan ıslanan saçlarını,
çantasından çıkardığı bir toka ile topladı. Derin bir nefes alarak merdivenleri
çıkmaya başladı.
Dördüncü kata çıktığında Profesörün ofisinin kapısının önündeydi. Ve kapı aralıktı. Kapının açık olması Umay'a tuhaf gelmişti. Apartmanda zaten ağır bir koku yokmuş gibi bir de içeriden gelen yoğun bir bir pipo kokusu olduğunu fark etti Umay. Piponun dumanları, Beethoven’in 5. Senfonisine eşlik ederek yavaşça kapı aralığından süzülüp, apartman boşluğuna doluyordu..
-Profesör klasik müzik dinliyor demek
diye düşündü. İşe alınırsa, bu yönden iyi anlaşabilirlerdi demek kendisiyle.
Umay, zili çalmaya yeltendi. Tam zile elini uzatmıştı ki, kapının ardından bir el kapıyı sonuna kadar açtı. Bu ani hareket Umay'ın anlık bir refleksle kapıdan bir adım geri çekilmesine neden oldu.
Kapının ardında hafif uzunca ve kırlaşmış olan saçları darmadağın, sakallı, gözleri uykusuzluktan kıpkırmızı olmuş, çalışmaktan yorgun olduğu her halinden belli olan hafif göbekli, orta boylu, zarif görünümlü bir adam duruyordu. Bu adamın, gözlerinin kenarlarında çizgiler ve göz altlarında yorgunluktan oluşan torbalar vardı. Adamın sakalları tam "Profesör sakalı" denilen türdendi. Ancak bir hayli uzamış olmaları, adamın üzerinde dağınık bir görünüm yaratıyordu.
Bu yorgun görünümüne rağmen canlı ve enerjik bir tavrı vardı profesörün. Kapıyı hızlıca açması da buna işaretti. Kapıyı aniden açtıktan sonra Umay'ın herhangi bir şey söylemesine izin vermeden
Dördüncü kata çıktığında Profesörün ofisinin kapısının önündeydi. Ve kapı aralıktı. Kapının açık olması Umay'a tuhaf gelmişti. Apartmanda zaten ağır bir koku yokmuş gibi bir de içeriden gelen yoğun bir bir pipo kokusu olduğunu fark etti Umay. Piponun dumanları, Beethoven’in 5. Senfonisine eşlik ederek yavaşça kapı aralığından süzülüp, apartman boşluğuna doluyordu..
-Profesör klasik müzik dinliyor demek
diye düşündü. İşe alınırsa, bu yönden iyi anlaşabilirlerdi demek kendisiyle.
Umay, zili çalmaya yeltendi. Tam zile elini uzatmıştı ki, kapının ardından bir el kapıyı sonuna kadar açtı. Bu ani hareket Umay'ın anlık bir refleksle kapıdan bir adım geri çekilmesine neden oldu.
Kapının ardında hafif uzunca ve kırlaşmış olan saçları darmadağın, sakallı, gözleri uykusuzluktan kıpkırmızı olmuş, çalışmaktan yorgun olduğu her halinden belli olan hafif göbekli, orta boylu, zarif görünümlü bir adam duruyordu. Bu adamın, gözlerinin kenarlarında çizgiler ve göz altlarında yorgunluktan oluşan torbalar vardı. Adamın sakalları tam "Profesör sakalı" denilen türdendi. Ancak bir hayli uzamış olmaları, adamın üzerinde dağınık bir görünüm yaratıyordu.
Bu yorgun görünümüne rağmen canlı ve enerjik bir tavrı vardı profesörün. Kapıyı hızlıca açması da buna işaretti. Kapıyı aniden açtıktan sonra Umay'ın herhangi bir şey söylemesine izin vermeden
- Merhaba. Umay Hanım değil mi? Sanırım sabah telefonda sizinle görüşmüştük.
dedi.
Profesörün ses tonu tok, güven veren ve canlı bir tondu. Umay, bu ani karşılaşmadan hayli heyecan duymuştu. Çünkü profesörle bu şekilde ani bir karşılaşmayı hedeflememişti merdivenlerden çıkarken. En azından zili çalacağını ve kapının açılmasına kadar bekleyeceğini düşünmüştü. Profesörün sorusuna karşılık,
-Evet sabah telefonda görüşmüştük diyebildi Umay. Profesör ise,
-Hoşgeldiniz, buyurun lütfen
Diyerek, bir eliyle Umay'a yolu gösterdi ve onu içeriye davet etti.
Umay, ağır adımlarla bu garip bulduğu adamı takip ederken, bu işe kabul edilmeyi ve bir an önce bu tuhaf ofiste çalışmaya başlamayı ne kadar çok istediğini hissetti…
Kitap projesi Dert Anası'nın noter onaylı çalışmasıdır. Bölümlerin herhangi bir yerde izinsiz yayınlanması, kopyalanması, paylaşılması gibi durumlarda hukuki süreç başlatılacaktır.
35 yorum
Şu ana kadar kitap projesi ile ilgili yazılarınızdan en keyif alarak okuduğum yazı bu idi. Umay sonunda tercümanlık işini bularak bir parça rahatlama yaşamış olmalı. Teşekkürler, başarılar.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Fatih Bey. Evet Umay bir iş görüşmesine gidiyor. Ve bu konunun çıkış noktası olacak. Beğenmenize sevindim.
SilBetimlemeler harika yine, özellikle metro çıkışında ve apartman girişindeki ortam detayları ile profesöre ait kişi betimlemeleri çok iyi. Umay'ın işi oldu bil, çünkü Umay'ın işi istediği kadar prof da onu istiyor.
YanıtlaSilBeğenmeniz beni gerçekten çok keyiflendiriyor. Evet profesör biraz farklı bir adam ve ilerleyen bölümlerde bunu göreceğiz zaten. Çok teşekkür ederim yorumunuz için.
SilDetaylı betimlemeleriniz , konuyu film şeridi gibi gözüm önünden aktı geçirdi.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim beğenmenize çok sevindim. :)
SilAnlatımın o kadar güzel ki İnan o merdivenleri ıslak saçlarını toplayan Umay ile bende çıktım. Kalemine sağlık Gülhan harikasın 🌸
YanıtlaSilTeşekkür ederim Seyhancım. Özlettin kendini sen de valla. :) Umay karakteri ilginç bir karakter. Başarılı anlatabilmişsem ne mutlu bana. :)
SilHikaye cok keyifli gidiyor.sanirim Umay'in iş bulmasıyla asıl hikaye baslayacak. Surekleyici ve sade bir dil gerçekten etkili. Ben gercekten merak ediyorum sonrasını harika bir yolda ilerliyorsunuz. Kitap çıktığında bir imza isterim
YanıtlaSilEvet Umay'ın iş bulmasıyla asıl hikaye başlamış oluyor. Sonrasında olaylar düğüm bölümüne doğru ilerleyecek. Kitap çıktığında size seve seve gönderirim ne demek.:) Çok teşekkürler yorumunuz için. :)
Silah ah umay yakında umar olacak hihihi :) ah canım yaa hem de kendi isteğiyle :) işsiz kal umay :)
YanıtlaSilHee yaa gariban başına gelecekleri bilmiyor tabiisi.:) Ama o işsiz kalırsa bize okuyacak konu kalmaz :) Bu arada süper tahmin direk yer ismi belirttin Levent dedin gittiği yere bravo sana Deep'çiim. :)
SilYaa çok haklısınız Beethoven'ın 5. senfonisini koymadım aklıma gelmedi. Keşke yapsaydım. Neyse daha sonraki bölümlerde müzik ile ilgili bir sahne olursa koyacağım söz. Böyle bir beklenti olduğunu bilmek güzel oldu benim için :) Betimlemelerde haklısınız. Aşırı detay sıkıcı olabiliyor. Ben de dozunda bırakmaya çalışıyorum. Bundan sonra yeni bölüme geçiyoruz. Profesörle iş görüşmesi yapacaklar. O kadarlık spoiler vermiş olayım size. :) Çok teşekkür ederim motive edici yorumlarınız bana yol gösteriyor bu süreçte. Sevgiyle kalın.:)
YanıtlaSilBeni yanıltınız çok güzel devam ediyor . Yeni bölümlerde görüşürüz.
YanıtlaSilTeşekkürler beğenmenize sevindim.
SilOlay genis oldukça surukluyeci olur emeğinize saglik Allah yüzünüze gülsün.
YanıtlaSilTeşekkürler yorumunuz için.
Silson yazımdaki vermeer belgeselini kaçırmayasııın hihihi :)
YanıtlaSilHemen gelip bakıyorum Deep'çim. :)
SilUmay bu işi alır hatta çok da başarılı olur
YanıtlaSilBakalım neler olacak Lerzan Hanım. Umay'ın işi alması kurgunun ana konusu demek aslında. Teşekkürler yorumunuz için.
SilDetaylı anlatımınıza hayranım, otomattaki bozuk para sesine kadar yazmışsınız.
YanıtlaSilEsra Hanım, çevreyi detaylıca tasvir etmek, etkili bir anlatım tekniğidir. Başarabilmişsem ve beğendiyseniz ne mutlu bana. Teşekkürler yorumunuz için.
SilKeşke elimde kitap olsaydı da sayfayı çevirip devamını okusaydım o kadar merak ettim, sabırsızlıkla bekliyorum yeni bölümü canım eline sağlık :) Umay işi alacak bence ;)
YanıtlaSilİlgin için teşekkür ederim canım. En kısa zamanda devamını yayınlayacağım. Evet Umay işi almalı bence de . ;)
Silkitap hadi işallah hayırlısı olsuun. kitap bastırmak kısmı ise ay çok çileli bizim ülkede :) heey dün geldin yaa blogumaa, amaa büyükada maceralarımı da okuuu ama :) maceraların fotileri de instada son bikaç postta ayrıca, yani insta bakıyosaan :)
YanıtlaSilDeepçiim İnstagrama pek bakmıyorum ama hesabım var. Seni takibe aldım gördüm fotoğraflarını beğendim. Ne güzel yermiş çok güzel fotoğraflar çekmişsin.:) Evet öyleymiş kitap bastırmak ben de yeni yeni öğreniyorum. Bakalım bir yayın eviyle görüştüm ama kitapta düzenlemeler yapmam lazım. Son şeklini vermem gerek. Durmadan Aso'nun başını şişiriyorum okusaaannaaa son yazdıığım haliniiii diyyeee :) O da benim tocam ve köpeemm var sorumluluk sahibi meşgul hatunum diyor.:) Şimdi hemen bastıramam zaten. Dediğim gibi önce benim içime sinmeli her yönüyle. Düzenliyorum. Bir taraftan da görüşme yapmak lazım yayın evleriyle hani ön bilgi için en azından. Onun için uğraşıyorum hafiften. Yazını okumaya gelirim birazdan. Bakalım neler yapmışsın adada. :)
Sil:) bastırma süreci işkence yaa :) bi de dikkat et bol hata oluyor, kendin redaksiyon yap defalarcaaa :) ben en azından on kez düzeltiyorum baskıdan önce. yayınevleri senden iyi bilmezler, türkçeyi de edebiyatı da :)
SilKesinlikle buna katılıyorum Deep'çim. Bizim bir hoca vardı üniversitede adamın kitabını rezil etmişlerdi. Akademik kitap bir de yazık yani. Zaten öyle bir görüşme yaparsam yayın evleriyle kendi editörlüğümü yaparım ben bunu söyleyeceğim. Benim yazdığım bir şeyde anlatım bozukluğu ve yazım hatası olmaz dikkat ederim. Kurguda da olur olmaz yerden bir şeyler kesip çıkarırlar haber vermeden falan mazallah salon kadını çizgimden kaydığım o gün olur işte :):)
SilBüyük ihtimal Umay işe kabul edilecek ve asıl olaylar bu bölümden sonra başlayacak :) Merakla bekliyorum :)
YanıtlaSilEvet İbrahim Bey asıl olay bundan böyle başlayacak. Birkaç güne kadar yayınlayacağım yeni bölümü. Teşekkürler yorumunuz için. :)
Silbence de kitaba doğu kararlı adımlarla ilerleniyor ama bir tane imzalı kitap alırım ona göre başarılar kızlar :)
YanıtlaSilOlumlu düşünceleriniz beni sevindirdi Engin Bey. Ne demek kitap çıksın yollarım tabii ki. :)
SilUmay için yeni işi hayırlı olsun diyebilir miyiz bunu bir sonraki bölümde okuyacağız sanırım. Hayatta ilginç insan deneyimleri de oluyor :) hayaller hayatlara çıkıyor yol :)
YanıtlaSilEvet bir sonraki bölümde okuyacağız bunu Erhan Bey. Umay'ın hayali şimdilik kendisini geçindirecek bir iş bulmak ve hastalığından kurtulmak. Ama tanıştığı bu ilginç profesör belki ona daha farklı hayaller sunabilir. Çok teşekkür ederim yorumladığınız için. :)
Sil