Helllooo Arkidişliiirrr
Uzun süredir yoktuk ortalıkta. Gülocum size açıklama yazısı hazırladı ama birde bende anlatayım dedim. (benim neyim eksik ondan ayol 😁)
Hatta anlatırken olayları fotilerle destekleyim dedim yani bazı fotiler pek sanatsal bir çalışmanın ürünü değil 😂 Gerçi doğa anamız ve insanoğlunun berabere bir çalışmasını görmüş olacağız.
Ay ben ne zırvalıyorum öyle bence hemen girişeyim konuya. 😄
Şimdik efenim taaa ağustos ayında, 26 eylül saat 13:58'e göz muayenesi için randevu almıştım.
Hastaneye vardık sessiz sedasız sıramı bekliyordum beklerken de 2 kadının çoluk çocuğunu hastane koridorlarına salıp hasta var mı yok mu umursamadan deliler gibi gürültü yapmalarına kayıtsız kalmalarına söylenip duruyordum. Yanlış anlaşılmasın çocukları çok severim ve tabi ki de koşacak oynayacak enerji atacaklar AMA bunun yeri hastane olduğunu düşünmüyorum ve annelerin bu konuda çocuklarını eğitmeleri çevreye daha duyarlı olmalarını öğretmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Neyseeeeee, işte tam benim sıram gelecekti ve bu çocuklar deli danalar gibi koridorda koşarken ilk baş güm güm diye onların ayak sesleri sandım ve ilk tepkim "ohaaa" oldu ama meğersem bu sefer çocukların günahını almışım. Tocam beni sakinleştirmeye çalışarak "Aso deprem oluyor! Gel şu kolonun dibine" dedi sakin sakin :) Ben daha deprem kelimesini algılayamadan bi güzel sallandık hep beraber....
Onu ara bunu ara aaa Gülomu ara diye hastaneden çıktık bütün doktor ve hastalarla beraber. Hatlar düştüğü için tabiside kimseye ulaşamadık ama 'keskin zekam' :)) sayesinde hemen net üzerinden herkesi aramaya başladık zor da olsa bir şekilde iletişim kurabildik. Herkes ve doğa anamız biraz sakinleşince hastaneye girdik göz muayenemi oldum sonra çıktık eve doğru yola. İstanbul trafiği çok fena deriz ama o gün Sarıyer'den Avcılara dönmemiz 4.5 saatimizi aldı!!!
Aaa unutmadan şunu da ekleyeyim. Ablamı aradım ablam binanın diğer binadan ayrılıp geri birleştiğini söyledi. Ben binanın durumunu tabi ki görene kadar algılayamadım.
4.5 saatlik İstanbul içi yolculuktan sonra eve vardığımızda Piçomu kontrol etmekten binayı umursamadım.... Eve girince başladık dolanmaya her yeri kontrol ediyorum ve evet evin içerisinde hasar var ama o korkuyla foti çekmedim.
Binanın dışına çıkınca o korku halinde çektiğim fotileri size sunayım önce...
Panik ve korku halinde pek estetik fotiler çekemedim haliyle :)
Hemen geri eve girip üç beş eşya toplayıp atladık arabaya ver elini Antalya dedik. Bu şekilde bu binada kalmamız mümkün değildi...
İlk başlarda İstanbul'dan çıkalım yeter diye yol aldık ama aklımız paso geride kalanlardaydı hatta yola çıkmadan Gülocuma da dedik gel bizimle diye gelmedi hanımefendi! Daha doğrusu gelemedi...
Antalya'ya vardıktan sonra rahat bir nefes aldık bu sefer bu yolculuk bize ikinci tatil gibi gelmeye başladı nede olsa yaz hala devam ediyordu burada.
Demre, Muratpaşa, Manavgat, Alanya arasında gezinip durduk o gezinmelerden size bir kaç kare sunayım...
Burası Demre de bir plaj olur da tatile bu taraflara gelirseniz
kesinlikle buraya uğrayın!!
Hem su çarşaf gibi sakin dalgasız ve temiz hemde plaj sakin ve temiz
fazla insan yok miss gibi :)
Burası da Demre ile Fenike arasında gizli bir koy.
Arabayla geçerken bile güzelliği insanı büyülüyor.
Yol kenarında müsait yerler var eğer olur da park ederseniz
bu koya inmek için bir patika var benden söylemesi :)
Bu iki foti Alanya'dan
Baraj manzaralı :))
Aşağılar da bolca Dimçayı var bilginize :)
Hazır tepelerdeyiz bari bir de ormana gidelim dediydik :)))
Doğada gezmeyi çok severim amaaaaaa
LAANNEETTT olsun size börtü böcekler ye ye bitiremediniz beni a be zalımın çocukları!! :))
Şimdi biz 1-2 haftadır böyle geziyorduk ama bir yandan da ne yapacağımıza karar vermeye çalışıyorduk. En son Antalya'ya taşınma sürecimizi hızlandırmaya karar verdik aksi takdirde ben İstanbul'a dönüp o bina da yaşamaya devam etmem ölürüm daha iyi diye düşünüyordum....
Eee taşınmak da hiç kolay bir iş değil para lazım ve şu an ev taşıyacak meblağa sahip değiliz ne yalan söyleyim :)
Arabamızı satmaya karar verdik.
Arabayı ilana koyduk diğer yandan galerileri geziyoruz eş dosta haber veriyoruz ama gelin görün ki yok satamıyoruz.
İnsanlar aciliyetimizi anlayınca arabayı ölü fiyatına hatta bir Şahin, Kartal fiyatına almaya çalışıyor ki biz zaten fiyatını bayağı düşürdük acil satılsın diye...
Neyse 1-2 kişiyle anlaşır gibi olduk onlar da aklınca yan çizdi daha da uyuz olduk bir de üstüne iyice moralimiz alt üst olmaya başladı... Suratlar asık moral yerlerde yani o sıralar yanımda biri nefes alsa gırtlaklayasım geliyor :)))
Neyse 1-2 kişiyle anlaşır gibi olduk onlar da aklınca yan çizdi daha da uyuz olduk bir de üstüne iyice moralimiz alt üst olmaya başladı... Suratlar asık moral yerlerde yani o sıralar yanımda biri nefes alsa gırtlaklayasım geliyor :)))
Şöyle düşünün evimiz hasar gördü mecbur çıktık oradan, tamam kalacak yerimiz var sonuçta annelerimizin evlerine gidip geliyoruz her ikisi de bizi el üstünde tutuyor ama sonuç itibariyle BİZİM evimiz değil kendi düzenimiz yatağımız değil! Bir de biz böyle göçebe gibi dolanırken ortalıkta Tocam da beni bırakıp işe gidemiyor. Eee buradan da biz yine maddi açıdan zarar görüyoruz vs. vs. vs.
Size en büyük tavsiyem Antalya'da arabadan anlamıyorlar ve elinizde Kartal yada Şahin yoksa burada araba satmaya kalkışmayın!! gobeller ayıptır söylemesi BMW'e burun kıvırıyor ve 13 bin teklif ediyorlar!!!
Neyse en son şansımız döndü arabadan anlayan güzel İstanbullular Antalya mantalya demeden talip olmaya başladılar, bir tanesiyle anlaştık güzel bir abi çıktı ertesi gün İstanbul'dan Antalya'ya geldi bizde sabah çıktık Alanya'dan onu karşıladık anlaştık arabayı sattık....
Biliyorum çok uzun yazıyorum ama 1-2 aylık konu bu naaapppaaayyyııımmm :)
Arabayı sattık hemen bir araba kiraladık (mecbur araba kiralıyoruz yanımızda Piço var).
Başladık hemen ev bakmaya hiç zaman harcamanın anlamı yok!
Evlere baktıkça gülen yüzüm yine solmaya başladı istediğim bölge de istediğimiz gibi ev yok yada var da çok pahalı fln fişman derken kuyrukları kıstırıp geri kayınvalidemin evinin yolunu tuttuk...
Akşam vardığımız da oturdum tocama da ablama da "yarın eşyalarımızı toplayıp Antalya'ya gideceğiz ev bulmadan bir yere gitmiyoruz".
Ertesi gün erkenden kalkıp çıktık yine yola, gece bazı sitelerden kiralık daireleri işaretlemiştim onlara bakmaya karar verdik önce.
İlk bir daire vardı. Emlakçıyla yoldayken konuşmuştum geliyoruz 1-2 saate eve bakıcaz diyerekten, Antalya'ya varınca Tocamın ufak bir işi vardı biz onu arabada beklerken boş durmayayım bir kaç ilana daha bakayım dedim bir de ne göreyim tam istediğim yerde istediğim fiyata kiralık daire ilanı var hemde o gün bir kaç saat önce verilmiş 😍😍
Hemen ilk o eve bakmaya karar verdik aradık konuştuk ettik evi gördük TAMAM, BU EV TAMAM!! dedik ve anında tuttuk :)
1-2 saat sonra İstanbul'a doğru yola çıktık eşyalarımızı toplamaya. Geldik topladık belediyeden taşınmak için yardım falan derken her şey yoluna girdi tabi ufak tefek pürüzler oldu Twitter'dan belediyeye saydım saydım durdum ama sonunda her şey yoluna girdi. Yakın gördüğümüz kişilerle birebir vedalaşıp tekrar yola çıktık ama bu sefer hepimizin yüzü gülüyor :)
Eşyalar ilk geldiğinde duvarlar hala boyasız ve her yer her yerdeydi :)
Badana bitti ama hala her şey her yerde :)
Sonunda her şey yerli yerinde :)
Bizim de pilimiz bitti :)
Bonus olarak da Piçomu gezdirdiğim parkı yada bizim söylediğimiz gibi Piçonun tuvaletini size göstereceğim ve bir de Piçomu gezdirirken hemen dibimizde gizli bir yer bulduk onu göstereyim.
Piçomun harika manzaralı tuvaleti :))))
Bu da çarşının yanında ki parktan inen merdivenleri takip ettikten sonra karşılaştığım manzara...
Ooofff çok uzattım yaaa ama olsundu siz dua edin Piçonun yeni manitalarını ve yatıya gelen sevgilisini size anlatıp fotileri atmadım :)
İşte böyle arkadaşlar ben bunlarla uğraştım tabi illa ki daha ufak tefek yerleştirmem gereken şeyler var ev içerisinde, tamamen yerleşmiş hissetmiyorum kendimi ama gayet mutluyuz memnunuz buradan... İstanbul'u özlemiyor değilim sonuçta arkadaşlarımın çoğu orada hele en önemlisi Gülom orada, aklımız hep orada kalacak gibi geliyor bana ta ki Gülocazımı da buraya taşınmaya ikna edene kadar...
Dertli dostum’u şu hesaplardan takip edebilirsiniz: Facebook - Twitter - Instagram